Saç Dökülmesi

Saç Dökülmesi

Sağlıklı bir saç derisinden her gün yıkama ve taramayla ortalama 80-100 tel dökülmesi normaldir. Saç döngüsü normalse dökülenin yerine yenisi çıkmaktadır.

Stres, doğum sonrası, vitamin eksiklikleri, demir eksikliği, hormon bozuklukları, ilaçlar, bitkisel takviyeler, bazı iç organ hastalıkları, geçirilen ameliyatlar, enfeksiyonlar, ateşli hastalıklar ve bazı deri hastalıkları(sedef, egzama, liken vb.) hem erkeklerde hem de kadınlarda saç dökülmesine sebep olabilir.

Normalden fazla dökülme, uzun süren dökülme, açık alanların oluşması, saç telinde yapısal değişiklik ve saçlı deride kızarıklık, kabuklanma, kepeklenme gibi durumlar varsa mutlaka dermatoloji uzmanı görmeli ve tanı koyulduktan sonra uygun tedavi planlanmalıdır.

Sırasıyla en sık gördüğümüz saç dökülme tipleri; 

1- Androgenetik Alopesi yani (erkek ve kadın tipi kellik); genetik olarak yatkın kişilerde androjen hormonlarının etkisiyle önce saçlarda güçsüzleşme ve incelme, sonra genellikle tepeden başlayan seyrelme ve kellik ile seyreder. Hem kadınlarda hem de erkeklerde görülebilir. Tedavisi zor ve sabır gerektiren bir hastalıktır.

2- Telogen Effluvium; doğal saç döngüsünü etkileyen durumlar demir eksikliği, stres, ameliyat, enfeksiyonlar vb. sonrası görülen diffüz saç dökülmesidir. Tedavide altta yatan sebep tespit edildikten sonra tedaviyle tamamen düzelme olur.

3- Alopesi Areata(saçkıran); otoimmün yani vücudumuzun kendisi tarafından kıl köklerine karşı açılan savaş sonrası genelde saçta olmak üzere; kaş, kirpik, sakal ve hatta tüm vücut kıllarında görülebilen bir hastalıktır. Genellikle para şeklinde açılmalarla başlar. Tamamen iyileşip, ataklarla seyredebilir. Tedavisi olan bir hastalıktır.

Saç dökülmesinde önce dökülmenin tipini belirlemek, sonra gerekli testleri planlayıp, hastaya özel tedaviler düzenlenmelidir.

Tedavileri kısaca özetlersek; kortizonlu losyonlar, kremler, iğneler, haplar, mezoterapi ve PRP işlemleri, eksik vitamin takviyeleri, eşlik eden hastalıkların tedavisi, saç ekimi... şeklinde sıralanabilir.

Fakat her hastaya her tedavi uygulanmaz. Önce doğru tanı, sonra gerekli tetkikler ve her hastaya özel tedavi ve hasta uyumu çok önemlidir.